4 Mayıs 2012 Cuma

HAFTANIN FİLMLERİ 04 MAYIS 2012

1-Mekanik(The Mechanic)
2-Görevimiz Tehlike 4(Mission Impossible Ghost Protocol)
3-Yenilmez 3(Undisputed 3)
4-Son Görev(Yamato)
5-Tsunami
6-İz Reç
7-Düşler Bahçesi(We Bought a Zoo)
8-Artist
9-Ip Man 2
10-Çizmeli Kedi(Puss in Boots)
1972 yılında Charles Bronson’un duygusuz, soğukkanlı ve ultra profesyonel bir kiralık katili canladırdığı klasik bir kiralık katil filmi olan The Mechanic, yönetmen Simon West tarafından remake'lenip tekrar piyasaya sunuluyor.Mekanik, uluslararası boyuttaki bir yeraltı ögütlenmesinin, muhbirler ve olası düşmanlarını yok eden suikastçılarına verilen isimdir. Arthur Bishop eli çabuk ve temiz ve profesyonelce iş çıkaran bir mekaniktir. Öyle ki örgütle arasında ki bir numaralı arabulucu olan "menejeri" Koca Harry'i dahi yoketmekten çekinmez.Baba yadigarı mesleğini sürdürürken, müebbet yalnız olmanın üzerine getirdiği psikolojik yükü ise olanca gücüyle sırtlamaya çalışmaktadır. İç çalkantıları ile boğuşurken Harry'nin doyumsuz ve soğukkanlı oğlu Steve (Ben Foster) ile aralarında ilginç bir ortaklık doğar
IMF küresel bir terörist bombalama komplosuna dahil olduğunda kapatılır. Ethan Hunt (Tom Cruise) ve yeni ekibi teşkilatın adını temize çıkarmak için Hayalet Protokol adında gizli bir göreve başlatılır. Yardım almadan, kimseyle iletişime geçmeden ve tamamen gizli olarak...
Yeni Cezaevi Turnuvası Başlıyor.Rus Mahkum Boyka, Yenilmez 2′nin Sonunda Dizinden Sakatlandığı İçin Hayatına Sakat Bir Bacakla Devam Etmektedir. Artık Dövüşerlere Katılmayıp Tuvalet Temizliği Yapmaktadır. Ama Bu Yeni Cezaevi Turnuvası Uluslararası Bir Turnuva Haline Gelmiştir.Dünyanın Dört Bir Yanından Gelen En Azılı Mahkumların Bir Arada Olduğu Nefesleri Kesen Bu Turnuvada Boyka Hayatta Kalmak İçin Dövüşmek Zorundadır.Hayatta Kalana Özgürlüğün Vaad Edildiği Bu Cehennemden Kurtulmak Hiçde Kolay Olmayacaktır…
Makiko Uchida'nın tek isteği, batırılışının 60. yıldönümünde Yamato zırhlısının bulunduğu yere gidecek olan bir gemi bulabilmektir. Bunun için vardığı limanda bir gemi ararken Katsumi Kamio'yla karşılaşır.İkinci Dünya Savaşı'nın son dönemlerinde Amerikan uçakları tarafından batırılan Yamato zırhlısında savaşmış bir asker olan Katsumi, Uchida'yı görünce gözlerine inanamaz. Çünkü Uchida, Yamato'da birlikte omuz omuza savaştığı Astsubay Uchida'nın kızı olduğunu söylemektedir. Halbuki Katsumi, Uchida'nın gemi battığında kaybolduğunu zannetmektedir.Makiko ile birlikte Yamato'nun bulunduğu yere doğru yola çıkmayı kabul eden Katsumi için bu yolculuk, savaş zamanı Yamato'daki yaşam ve ölüp giden askerlerin geride bıraktıkları hayatlarına da hüzünlü bir yolculuk olacaktır.

Haneundae, Kore yarımadasının güney doğusunda bulunan Busan şehrine bağlı, Doğu Denizi sahil şeridinin en uğrak noktalarından biri olmakla beraber, plajları her yıl 1 milyon ziyaretçiyi kendine çekmektedir. Haeundae'nin yerlisi olan Mansik, dört yıl önce açık denizde yaptıkları balık avı seferinde bir iş arkadaşını tsunamide kaybetmiştir. O günden beri bir daha denize açılmamıştır. Küçük bir deniz ürünleri restoranını işleterek basit bir hayat sürmekte ve uzun süredir çıktığı kız arkadaşı Yeon-hee'ye evlilik teklifi yapmaya hazırlanmaktadır. Mansik'in erkek kardeşi ise sahil güvenlik görevlisi olarak çalışmaktadır. Günün birinde jeolog ve tusunami araştırmalarında uzman Kim Hwi, Doğu Denizi'nden 2004 yılında Hint Okyanusu'nda oluşan tsunamiye benzer faaliyet sinyalleri geldiğini fark eder. Uyarılarına rağmen, Afet Önleme Dairesi bunun Kore'yi hedef almadığını ve zarar vermeyeceğini ileri sürer. Kore yarımadasına doğru ilerleyen mega tsunamiyi keşfettiğinde ise, çabucak Haeundae'ye doğru hareket eder. Kim, kaçmak için on dakikalarının olduğu ölümcül bir dalganın geldiğini anlatmaya çalışsa da; tatilciler ve Busan sakinleri sıcak yaz güneşinin tadını çıkarmaya devam etmektedir.

Şeristan babaanne ağır bir hastalığa tutulur, ölümünün yaklaştığını anladığında son arzusunun da yerine getirilmesini ister: Doğduğu topraklara gömülmek... Oğlu Mirza yıllar önce terk edilen memlekete geri dönmek istemese de, bu isteği kabul eder. Başından beri bu yolculuğa karşı çıkan Hevi ile Şeristan ve Mirza trenle yola çıkarlar. Bu yolculuk hem tüm bir ömür boyunca saklanan bir sırra şahitlik edecektir hem de son 'görevi' yerine getirirken yaşanılan fedakarlıklara... 
Yavuz Ekinci’nin “İncir” adlı öyküsünden uyarlanarak, yönetmen Tayfur Aydın'ın senaryolaştırdığı film, topraklarından mecburen ayrılan insanların çektikleri acıları ve çileyi bir 'Ana'nın hayatı üzerinden anlatıyor... 
Çekimleri İstanbul, Diyarbakir ve Batman’da gerçekleştirilen filmin yapımcılığını Turker Korkmaz üstlenirken, görüntü yönetmenliğinde Emre Konuk'un , kurguda Selim Demirdelen'in ve müziklerde ise Mustafa Biber’in imzası var...
Eşini kaybettikten sonra iki çocuğunu yalnız büyütmeye çalışan Benjamin hep beraber yaşadıkları kentten uzakta, doğayla daha baş başa olabilecekleri yeni bir eve taşınmak, yeni bir başlangıç yapmak ister. Fakat taşınmak için seçtikleri ev aslında bir hayvanat bahçesidir! Başta çok şaşırsalar da, bu eve taşınmaya ve terk edilmiş hayvanat bahçesini yeniden canlandırmaya karar verirler. Bu hem maddi hem menevi açıdan zorlu ama bir o kadar da tutku dolu bir macera olacaktır... 
Başrollerini Matt Damon ve Scarlett Johansson'ın paylaştığı filmin senaryosu We Bought a Zoo adlı gerçek hayat hikayesini anlattığı romandan Aline Brosh McKenna ve filmin yönetmenliğini de üstlenen Cameron Crowe tarafından uyarlandı. Film sıcak bir aile yapımı...
1920'li yılların sonunda Hollywood sinema sektörünü kökünden değiştirecek 'teknolojik' bir devrim yaşandı. Ses, "henüz hiçbir şey duymadınız" repliği ile film pelikülüne bir daha hiç ayrılmamak üzere girdi. Fakat sinema sektöründe yaşanan bu devrim boyutundaki bu değişim pek çok insanın mesleğini ve kariyerini de derinden sarstı. 
Dönemin en karizmatik aktörleri arasında yer alan George Valentin (Jean Dujardin) de sesin beklenmedik biçimde sinema perdesine yansımasından payına düşeni alıyor. yanı başında boy gösteren taze ve güzel oyuncu Peppy Miller'ın ise aklı fikri şöhrette. 
2011 Cannes Film Festivali'nin en gözde yapımlarından olan The Artist, başrol oyuncusu Jean Dujardin'e George Valentin performansı ile "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü kazandırdı. Film sinema sanatının sessiz dönemine bir saygı duruşu niteliğinde diyalogsuz, sessiz, siyah-beyaz ve saniyede 22 kare ile çekildi. Altın Palmiye adayları arasında da olan filmin yazarlığını ve yönetmenliğini ise Michel Hazanavicius üstleniyor.
Usta Wing Tsun’un dövüş sanatlarındaki ihtişamlı yükselişini anlatan ilk film Ip Man’ın devamı olan bu film, Hong Kong’da 1949 yılında geçiyor ve Ip Man ustanın sanatını yaymak adına giriştiği mücadeleyi anlatıyor.
O Avrupa halk masallarının en cingöz, en iş bitirici ve en insansı kedisi. Asalet ve güç sembolü olan sarı çizmeleri içerisinde Çizmeli Kedi aslında zenginlik ve ün peşinde koşan oldukça zeki bir canlı. Sinema perdesindeki yolculuğu ise meşhur Altın Yumurtlayan Kazı çalma macerası çevresinde şekilleniyor. 
Zeka küpü Humpy Dumpty ve sokakların kraliçesi Kitty Softpaws'u bu kendi hırsızlık planına dahil eden dokuz canlı Çizmeli Kedi, arkadaşlarıyla cesaret isteyen ama bir o kadar da komedi dolu bir maceraya atılıyor... 
Shrek üçlemesinin her filminde farklı karakterlere sesiyle hayat veren ve senaryoda da parmağı olan Chris Miller'ın Şrek 3 'ten sonraki ikinci uzun metrajlı yönetmenlik çalışması olan Çizmeli Kedi'nin orijinal seslendirme kadrosunda Kedi'ye Antonio Banderas, 
Humpy Dumpty'ye perde gördüğümüz anda gülmeye başladığımız Zach Galifianikis ve Yumuşak Pati Kitty'ye Salma Hayek sesleriyle hayat veriyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder