6 Nisan 2012 Cuma

HAFTANIN FİLMLERİ 06 NİSAN 2012

1-Sümelanın Şifresi Temel
2-Kan ve Kemik(Blood and Bone)
3-Gol 3(Goal3)
4-Güç Birliği(The Crew)
5-İçinde Yaşadığım Deri(The Skin I Live In)
6-Hançer(Stıletto)
7-Tehlikeli İlişkiler(A Dangerous Method)
8-Ip Man
Hayalleri ve hayattaki amaçları yüzünden, Karadeniz'de bile herkesin dalga geçtiği fakir Temel, Trabzon'un en köklü ve zengin ailelerinden Yücesoyların Zuhal'e aşıktır ama babası Hıdır Yücesoy, kızını Temel'e vermez. Temel, sevdiği kızı da alamayınca yıkılmıştır. Tam bu sırada, arkadaşı Turgay'ın Sümela Manastırı'nın çatısına çıkarak intihar etmeye kalkıştığı haberini alır. Arkadaşını intihardan vazgeçirmek üzere Sümela Manastırı'nın çatısına çıkar. Ancak kendisi intihar etmeye karar verir. Polisler tarafından aşağıya indirilen Temel, polisin, 'Sümela'ya hazine aramak için çıksanız anlayacağım, intihar için çıkılır mı?' diye sormasıyla birlikte Sümela'daki olası hazineye odaklanır. Temel'in tek hedefi artık Sümela'nın şifresini çözüp kutsal hazineyi bularak, hem sevdiği kızı almak hem de herkese kendini ispatlamaktır.
Ölen arkadaşına verdiği sözü yerine getirmek için bir adamın Los Angeles’da ki dövüşlere katılmasını konu alan aksiyon dolu bir film.Filmin akışı çok güzel bir şekilde sağlanmış.
Serinin üçüncü ve son filminde konu bu sefer Dünya kupasında geçmektedir.Filmin kadrosuna 2 yeni oyuncu eklenmiştir. 2006 Dünya Kupası Finalleri'nde ise İngiltere oyuncuları Charlie Braithwaite (Leo Gregory) ve Liam Adams (JJ Feild) gibi dünyanın en büyük futbol organizasyonunda başarıya odaklanmıştır. Santi Dünya Kupasında madalya kazanmaya odaklanmıştır. Aynı zamanda, İngiliz oyuncular Charlie and Liam da İngiltere'nin “40 yıllık bekleyişini” bitirmeye kararlıdır. Bu 3 karizmatik oyuncunun, başarıya giden yolu zorluklarla doludur. Ayrıca bu üçünün de saha dışındaki meseleleri onları saha içinde etkilemektedir.Santiego Munez talihsizlik sonucu bir trafik kazasığla sakatlanır.Ve oyuncusu olduğu Meksika milli takımında oynayamaz Dünya Kupasının futbol dolu anlarıyla birlikte saha dışında futbolcuların da bir hayatı olduğunu; taraftarın beklentilerini, holiganları bu filmde izlenecektir.
Şehirdeki organize çeteler, uyuşturucu trafiğini kontrol etmek amacıyla şiddetli bir çatışmanın içimdedirler. Üstünlük sağlamak için ortaya kısa ömürlü, daha genç, daha aç ve daha acımasız çeteler çıkmaktadır. Bu duruma karşı farklı bir yöntem geliştirip, şehre giren uyuşturucuyu nakledildikleri tırlardan çalan Ged Brennan (Scott Williams), Moby (Rory MacCan) ve Ratter (Kenny Doughty) son işlerinde aldatılırlar. Bu süreç içinde aralarında büyük bir çekişme yaşamaya başlarlarken aynı zamanda rakipleriyle de zorlu bir mücadeleye girerler…
Gerilim türündeki film, Fransız polisiye yazarı Thierry Jonquet’in “Tarantula” isimli 2005 tarihli romanından uyarlandı. ‘The Skin I Live In’ için Pedro Almodovar, 20 yıl sonra Antonio Banderas’la tekrar bir araya geldi. Filmde Antonio Banderas (Dr.Robert rolünde), bir kazada yanarak ağır yaralanan karısını iyileştirmek için uğraşan bir doktoru canlandırıyor. Komadan çıkan karısı yüzünü görünce intihar ediyor ve bu olayın ardından doktor yeni bir deri üretme konusunda saplantılı bir hale geliyor. Aynı zamanda da kızına tecavüz ettiğini düşündüğü bir adamdan da intikam almaya karar veriyor
Güzel bir kadın olan Raina Mavias (Stana Katic) aynı zamanda acımasız bir katildir. Gizli intikamı uğruna etrafındaki suç çetelerinin üyelerine adeta ölüm saçmaktadır. Los Angeles’ta iki suç şebekesinin patronunu hançeriyle kesip öldürmesinden sonra ortalık iyice karışır ve mafya arası dengeler alt üst olur. Bunun üzerine Yunanlı zengin ve emekli bir suç baronu olan Virgil Vadalos (Tom Berenger), yanına çağırdığı dedektif Beck’e (Paul Sloan), Raina’nın kaçak yaşayan bir Rus olduğunu ve ona bütün imkanları kendisinin sağladığını anlatır. Beck’ten polise duyurmadan ve kimseye haber vermeden genç kadını bulup, kendisine getirmesini ister. Dişi bir katil, ona tutkun, evli bir mafya lideri ve satın alınmış bir dedektifin entrikalarla dolu dünyasında yaşanan amansız mafya hesaplaşmaları.
The Talking Cure isimli tiyatro oyunundan uyarlanan film; Freud ve öğrencisi Jung'un ilişkisi çerçevesinde psikanalizin doğuş sürecini ve bu iki büyük ismi karşı karşıya getirecek olan 18 yaşındaki genç kadın Sabina'nın öyküsünü anlatıyor. Freud'u Mortensen'in, Jung'u Fassbender'in ve Sabina'yı da Knightley'in canlandıracağı film şu an post-prodüksiyon aşamasında
evet efsaneleşmiş ve aynı zaman da bruce lee nin hocası olan (wing chu) ip man in çocukluğu ve dövüş sanatlarına nasıl başladıgını ızlıyorsunuz..efsanenin doğuşu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder