1-Anadolu kartalları ( Yerli )
2-Çelik yumruklar (Bilim kurgu)
3-Her yerde aşk (Duygusal )
4-Korku kapanı 4 (Korku )
5-Oyunun sonu (Dram, Gerilim )
6-Ödünç sevgili (Dram, Komedi, Romantik)
7-Salgın (Bilim Kurgu, Dram, Gerilim )
8-Zamana karşı (Bilim Kurgu, Gerilim )
Türk Hava Kuvvetleri'nin kuruluşunun 100'üncü yılı şerefine çekilen 'Anadolu Kartalları' adlı Fida Film ve Bluelf Movie ortak yapımı filmde Türk Hava Kuvvetleri'nden mezun olmaya hazırlanan bir grup Harbiyeli öğrencinin maceraları anlatılıyor.Milyonlarca erkeğin hayallerini süsleyen aktrisle karşılıklı oynayan De Niro, ‘Manual D’Amore 3’ adlı filmde, karısından ayrılmış Amerikalı bir profesörü canlandırıyor.
Rachel (Ginnifer Goodwin) New York'ta bir hukuk firmasında çalışan yetenekli bir avukat, cömert ve sadık bir arkadaş, en iyi arkadaşı Darcy'nin (Kate Hudson) kendisine sürekli hatırlattığı gibi ne yazık ki hâlâ bekâr bir kadındır. Ancak 30. yaş gününü kutladıktan sonra, müzmin iyi kız olan Rachel, kendini hukuk fakültesinden beri aşık olduğu Dex'in (Colin Egglesfield) kollarında bulur… gelin görün ki Dex, Darcy'nin nişanlısıdır.. Darcy'nin düğünü yaklaşırken çılgınca geçen haftalar boyunca olaylar üst üste gelirken, Rachel kendini içinden çıkılması imkânsız bir durumda, Darcy ile paylaştığı değerli dostluğu ve hayatının aşkı arasında kala kalmış halde bulur.
Bir grup arkadaş kış tatilleri süresince snowmobiling yapmaya karar verirler. Ancak kış şartlarının etkilediği ortamda fırtınanın etkisiyle yanlış bir dönüş yaparlar ve fırtınada kaybolurlar. Ve kendilerine sığınabilecekleri bir barınak ararken terkedilmiş bir sanatoryuma rastlarlar. Doğa şartları ve fırtınadan korunabildikleri için burayı bulduklarından şimdilik mutludurlar. Fakat sanatoryum sorunlu bir geçmişe sahiptir, eski hastaların bazıları hala orada bulunmaktadır ve davetsiz ziyaretçilerden pek de mutlu olmamışlardır! Kolejli gençler ölümcül kedi-fare oyununda hayatta kalabilmek için gece boyunca savaşmak zorundadır. Doğa şartları nedeniyle mahsur kaldıkları bu yerdeki güç gösterisinden kendilerini sadece fikirleri koruyabilecektir.
Yakın gelecekte, boks sporunun teknolojik bir hâl aldığı bir ortamda geçen cesur, gerilim ve aksiyon dolu “Çelik Yumruklar” filminde Hugh Jackman, 2,5 metre boyunda 900 kiloluk robotların ringlere çıkmasıyla unvan kazanma şansını kaybeden tükenmiş dövüşçü Charlie Kenton’ı canlandırıyor. Artık küçük çaplı bir organizatör olan Charlie, bir yer altı boks ringinden diğerine geçmek için hurda metalden kalitesiz robotlar yaparak iki yakasını bir araya getirmektedir. Charlie dibe vurunca, istemeden de olsa kendisinden ayrı yaşayan oğlu Max’le (Dakota Goyo) şampiyonada yarışacak bir yarışmacı yapıp eğitmek için birlik olur. Hiçbir kısıtlama olmayan bu vahşi arenada işler ciddiye bindikçe, Charlie ve Max bütün engellere rağmen, geri dönmek için son bir şans daha elde ederler. “Çelik Yumruklar”, teknolojik bir hâl alan robot boksu sporuna kusursuz bir yarışmacı yapıp yetiştirmek için kendisinden ayrı yaşayan olan oğlu Max’le (Dakota Goyo) ile birlik olan ve bütün engellere rağmen, geri dönmek için son bir şans daha elde eden eski bir boksörün (Hugh Jackman) konu edildi bir aksiyon dram filmidir.
İnsanların yaşlanmayı durdurduğu yakın bir gelecekte geçecek olan filmde insanlar 25 yaşından sonra artık daha fazla yaşlanmayacağını ve ölümsüzlüğün sırrına erişildikten sonra yaşananları anlatan bir yapım " parası olanın sonsuza kadar yaşayabileceği bir dünyanın”. Filmde, zamanın altın değerinde olduğu bu yeni dünyada insanlar, ölümsüzlüğün peşinde koşarak hayatta kalma mücadelesine girerler. Bu nedenle, nüfus artışının son haddeye varmasıyla, yeni düzenlemelere girişen insanoğlunun hikâyesi filmde
Bir yatırım bankası, müşterilerine yüksek riskli yatırım araçları satarak milyon dolarlar kazanırken, bu satışları; piyasanın giderek kararsızlaşan durumdan haberdar etmeyerek yapmaktadır. Olayın patlak vereceği gün öncesi; 2 genç broker risk seviyesinin güvenlik bariyerini geçtiğini ve şirketin tüm mal varlığı portföyünün felakete doğru gittiğini fark eder.Durumdan haberdar olan firmanın üst yönetimi acilen gece yarısı toplantsı düzenler ve 2 ana seçenek üzerinde müzakereye başlar. Ya 107 yıllık firmanın Wall Street'in kalanıyla birlikte iflas etmesine göz yumacaklardır ya da durumdan ilk haberdar olan kişiler olmalarının avantajını kullanarak firmanın ayakta kalabilme şansının olduğu ancak müşterilerini kazıklayacakları bir planı uygulayacaklardır.
Uluslararası bir yolcu, havaalanının barında kredi kartını garsona vermeden önce çerez kasesine uzanır. Bir iş toplantısı tokalaşmalarla başlar. Kalabalık bir otobüste bir adam öksürür... Bir temas. Bir an. Ölümcül bir virüs bulaşmıştır. Beth Emhoff (Gwyneth Paltrow), Hong Kong'daki bir iş gezisinden Minneapolis'e döndüğünde uzun yolculuğun kendisini sarstığını düşünür. İki gün sonra, Acil Servis'te ölür ve doktorlar şok ve matem içindeki kocasına (Matt Damon) bunun nedeni hakkında en ufak bir fikirleri olmadığını söylerler. Çok geçmeden, başkaları da aynı gizemli semptomları göstermeye başlar: Yoğun öksürük ve ateş, ardından gelen nöbet, beyin kanaması... Ve nihayetinde ölüm. Minneapolis, Chicago, Londra, Paris, Tokyo ve Hong Kong derken, vakaların sayısı hızla artar: Bir vaka önce dört, sonra on altı, ardından yüzler ve binler olur. Ortalama bir günde gerçekleşen sayısız insan etkileşimiyle güçlenen salgın tüm ülkelere yayılır. Küresel bir salgın patlak verir. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'ndeki (CDC) araştırmacılar mutasyon geçirmekte olan bu benzersiz biyolojik patojeninin kodunu çözmek üzere harekete geçerler. Müdür Yardımcısı Cheever (Laurence Fishburne) kendi kişisel kaygılarına karşın, büyümekte olan paniği yatıştırmaya çalışır ve genç, cesur bir doktoru (Kate Winslet) tehlikeye atmak zorunda kalır. Diğer taraftan, olası bir aşı ve onu ilk kimin elde edeceğine dair oluşan şüphelerin arasında, Dünya Sağlık Örgütü'nden Dr. Leonora Orantes (Marion Cotillard) karşı karşıya oldukları şeyin kaynağını bulmak üzere bir bağlantı ağı oluşturmaya çalışır. Ölü sayısı artar, ve insanlar çökmekte olan bir toplumda gerek kendilerini gerek sevdiklerini korumak için mücadele ederken, aktivist bir blogcu (Jude Law) halka gerçekten ne olduğuna dair doğruların söylenmediğini iddia ederek, virüs kadar hızla yayılan bir paranoya ve korku salgınını tetikler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder